insan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
insan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Şubat 2018 Salı


      14 Şubat :) Şubatın gelişi benim için hemen babamı hatırlatır. 1 Şubat babamın doğum günü. Daha sonra da şubata ait sevgililer günü. Neden sevililer günü soğuk bir gün de olur ki. Bir kaç senedir fazla soğuk geçmiyor olsa da bunu düşünürüm hep.

Sevgililer günü bu yaşıma kadar hep yalnız geçirdim. Öyle tercih ettim desem daha doğru olabilir. Ortaokuldaydım, sınıfın penceresinden dışarıdaki soğuğa bakarken sevililer günü nedir ne değildir bilmeden kendi kendime söz vermiştim. Sevgilimle geçireceğim ilk sevgililer gününü gerçekten sevdiğim biriyle geçireceğim diye. Bu sözümü hiç unutmadım aslında bakarsanız çok da sevgilim olmadı ama lise de bir erkek arkadaşım vardı Şubat ayı gelince ilk sevgililer günümü onunla geçirmek istemediğimi fark edip ayrılmıştım. Zaten o da  1 haftalık bir ilişki mi diyeyim takılmak mı diyeyim bilemedim öyle bir şeydi:) Bu olayı ne kadar büyüttüm bilmiyorum da yıllar geçtikçe sanki daha da önem kazandı.

Hani hep derler ya ilkler unutulmaz. Bence de ilk özel anlar unutulmaz gerçekten. Belki de buna fazla takıldığım için bu sene de yalnız gireceğim sanırım :)

Özel günler sizce neden var? Ya da olmalı mı? Aslında bu konuda bende kararsızım. Bazen diyorum günler geçiyor bir gün de toplum da özel olarak kutlansın ne var bunda. Nebiliyim anneler günü babalar günü, sevgililer günü gibi.. Biliyorum bunlara bir çoğunuz para tuzağı olarak bakıyor. Ne derler Amerika'nın oyunları:) Bence öyle değil.. İlla sizden büyük hediye bekleyen mi var küçücük bir çiçek de alamıyor musunuz, hadi onu geçtim kendi elinle bir şeyler hazırlasan, küçük bir kağıda bir şeyler yazsan bile karşındakinin hoşuna gider. Gitmiyorsa zaten bir terslik yok mudur:) Anlamış olursun. Nasıl ki anneler babalar o gün büyük hediyeler beklemezlerse sevgililerde beklemez bence. Sadece hatırlanmak isterler. Bunu bir anlasak. Tribe girmeden şu güzel günler kutlansa ne hoş olur. Maddi gücün yetiyorsa da al tabi en pahalısından, en iyisinden sevdiğine feda olsun :)

Düşünüyorum da belki bu özel günler onu kutlayanlar için değil de kutlamayanlar için daha önemlidir. Sevgilisi olmayan biri için 14 Şubat sadece indirim günüdür, sokakta gördüğü sevgililere bakarak kendi yalnızlığını düşünür. Bazen tek bir gün uzun gelir sanki diğer günlerden farklıymış gibi. Uyuyup uyansa her şey normale dönecek ama saatler geçmez. Sadece 14 Şubat değil ki mesela anneler günü. Sizce annesi olan biri için mi daha önemlidir olmayan biri için mi? Neden sadece o gün hatırlarız annemizi, babamızı? Hemen herkes sosyal medya da paylaşır annesiyle, babasıyla fotoğraf sanki her zaman çok iyi davanırmış gibi. Neden düşünmezler annesi olmayan biri o fotoğrafı görünce üzülmez mi o gün onun için acıdır. Başka zaman paylaşsan o kadar canı yanmaz bence. Çünkü bazı günler hem özeldir hem acı. Bunlara her zaman karşı çıktım. Bazen bazı şeyler paylaşılmamalı. Olmayanları da düşünmek gerek. Konu başlığı sevgililer günü ama buna da değinmeden geçemedim.

Sonuç olarak 14 Şubat benim için de özel gündür ve en özel insanla en güzelinden geçirilmelidir 💗. Sevdiğini belli edemeyen bunca insan için özellikle erkekler diyeceğim kusura bakmayın :) bir fırsat. En iyi şekilde değerlendirin. Her gününüzü özel yaşayın ama yine de bu bir ayrı olsun. Ne olacak klişeyse klişe :)

6 Ocak 2018 Cumartesi



      İnsan neyi çok isterse o onun sınavı olurmuş ve neyi çok istersen olmaz derler. Doğru demişler. Çok istersen olmaz, kapılırsan olmaz, birine anlatırsan olmaz. Niye? Niyesi yok olmaz işte. Bazen ne yaparsan yap oldurtamazsın.

Çok istediğinizi belli etmemek için başta istemiyormuş gibi yaparsınız. Ben öyle yapıyorum da oradan biliyorum. Ama işin sonunda elinizde değil ki kapılıp gidiyorsunuz. Önce güzel bir süreç sonrası bir hiç. Her konuda bu böyledir bence.

Hiç bir şeyi çok isteyecek kadar sevmeyin. Hayatınızın merkezine hiç bir şeyi almayın. Ne bir kişi, ne bir olay ne de bir tutku. Yoksa çok sınanırsınız. Bir sınavı geçseniz hep bir sonra ki sınav gelir sizi bulur. Hep daha zor hep. Sizi vazgeçirmek için çabalarcasına. Düzen bu. Kaderin tersi bir şeyi istersen onu senden zorla alır. Hep de kazanır.

Hiç bir şeyi kaybetmekten korkacak kadar sevmeyin. İlla da bir şeyi sevecekseniz kendinizi sevin, çiçeği, böceği sevin. Yok ben yapamam illa da seveceğim diyorsanız sevin ama ilk vazgeçen siz olun. Tadında bırakın.

Siz eğer kaderinizde olmayan bir şeyi isterseniz, kaybedersiniz. Akışa direnmeyi bırakıp oluruna bırakırsanız belki şans size güler. Daha kolay yaşarsınız. Bunu da kim tercih eder bilemem. İnsanoğlu hep zoru ister, olmayını oldurtmaya çalışır illa da dener. İnsan en çok kendini rahat bırakmaz. Kalbiyle aklı arasında gider gelir. Bu git gel insanı deli eder. İkisi aynı şeyi neden düşünmez ki. Kalp de akıl da aynı vücutta ise bilmez mi en çok hangisini ister bu insan. Belli ki onlarda bilemiyor.

Hayatın kendisi başlı başına bir sınav. Belli ki birini geçsen de kalsan da hep daha zoru seni bulacak. Bu hayat bize zorla doğruyu öğretecek ama benim gibi tembel öğrencilere kaç sınav daha lazım bilmem. Siz en iyisi çalışkan öğrenci olun :)




15 Aralık 2017 Cuma



Bu soruya cevabım zaman zaman değişiyor. Bazen diyorum kesinlikle değişmez. "İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur" tabiri anlamlı geliyor. Bazende tam tersini düşünüyorum.

Bazılarını değiştirmek için çabalarsınız, uğraşırsınız sonuç hep aynı. Sadece çabaladığınızla kalırsınız. Çözüm yolu açıktır, ya öyle kabul edeceksiniz ya da çekip gideceksiniz.

Bazı zamanlarda değişir fikrine kapılıyorum. Bir dönem vakit geçirdiğiniz, beraber gülüp, ağladığınız kişi sonrasında hiç ummadığınız şeyler yapar. Hatta kişiliğine ters düşen şeyleri bile yapar. O zaman da işte diyorum kendime insanlar değişir, kimseye güvenme. Başka bir bakış açısıda şu olabilir, tanıyamamışım diyorum. Ne kadar zaman geçerse geçsin hayal kırıklığının sonununda tanıyamamışım demek!

Bir insanı tanımak ne kadar zaman alır? Değişen bu süreçte karşımızdaki gerçekten kendini tanıtmak istemiş midir? Bazen insanlar oldukları kişiden çok olmak istedikleri kişiymiş gibi kendinden bahsederler ama er geç ortaya çıkar gerçek kişilik. O zaman deriz işte "tanıyamamışım". Asıl soru, sen tanımak mı istedin, inanmak mı? Cevap size kalabilir.

Değişir mi değişmez mi sorusunun cevabını bulmak için kendimden yola çıkmak istiyorum. Ben değiştim mi? Hem evet hem hayır. Düşünüyorum 5 sene önceki benle şimdi ki aynı değil. Çok ileri gitmeme gerek bile yok geçen seneden bu yana bile çok şey yaşadım, tecrübe ettim. Dün bile farklıydım. Şunu çok iyi biliyorum ki insan kötü olaylardan sonra daha çabuk değişebilir. Aslında bende değişen şey bakış açım, yaptıklarım, mutlu olduğum şeyler, becerilerim değişti. Değişmeyen de çok şey var. Biri sen nasıl birisin derse cevabım değişmeyenlerden yana olur. İnsanın düşünceleri her dakika değişir. İnsanın içinde, en derininde bir yerde bir öz vardır. İşte ona ne yapsan değişmez. Onun adı karakterdir.